BARİKATLARA !!!

Saltanatın ardından gelen her Cumhuriyet mutlaka iyi midir, böyle bir kural olabilir mi? Böyle bir ilerleme mantığı ile “İtalyan Sosyal Cumhuriyeti”  İtalya Krallığı’ndan iyiydi sonucuna varılmaz mı?

Sakin düşünelim: “Cumhuriyet” diye sevilen ne? Çok partili, demokratik, temel hak ve özgürlükleri esas alan bir yönetim anlayışı ise, o cumhuriyete eyvallah. Ama, bir diktatörlüğü, tek partili bir otoriter yönetimi, düşünce özgürlüğünün olmadığı bir siyasi düzeni sırf adı “cumhuriyet” diye daha ileri buluyor, asrı saadet yerine koyuyorsanız, o zaman Mussolini’nin “İtalya Sosyal Cumhuriyeti”ni de  “ileri” bir siyasi düzen olarak  kabul edersiniz. More

Bugün 10 Kasım: BENİM DİKTATÖRÜM İYİDİR!

26 Bin 663 gün sonra bir 10 Kasım’ı daha “eda ettik”. Sirenler, kornalar, düdükler çaldı; nefesler tutuldu; hayatın umurunda olmadı ama, kimilerimiz için yaşam durdu. Harbiye cümle eratıyla, Mülkiye cümle bürokratıyla, Talim-Terbiye cümle teşkilatıyla heykeller önünde esas durdu. Diyanet 11 Kasım’da bütün camilerde okunacak “merkezi” Cuma hutbesine “Büyük Kurtarıcımızı aziz eyle Yarabbi” cümlesini koydu. İlk kez “Ulu önder” için oruç tutuluyor. Allah duaları da, oruçları da kabul etsin. Amin!

Buraya kadar hepsi iyi, hoş. 66 Bin 666 gün sonra, yani iki yüzüncü ölüm yıldönümüne doğru; eğer “Atatürk’ü Koruma Kanunu” (ATK) kalkmazsa, eğer Türk Ceza Kanunu’nun “Türk Milleti’ni, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, askerini, polisini” koruyan 301’’nci maddesi yürürlükte kaldıkça, yani Atatürk ve Türklük kanun zırhıyla korundukça bu 10 Kasım matemleri daha ne kadar renklenecek, doğrusu kestiremiyorum. More